12 Eylül 2012 Çarşamba

BEYAZ ADAM ya da ŞİMDİKİ ZAMAN



Saat beşe geliyordu...

Elimdeki telefondan, ayak parmaklarıma kaydı gözlerim...

Böyle bir titremek yok...

Şaka değil, daha az evvel adam olmadığımı öğrenmişim.

Saat beşe geliyordu,

Ve sen, bir mesaj vasıtasıyla,

Dünyanın en güzel gözleriyle baktığın benden,

Gidiyordun...

Ben tuttum kendimi,

Gel gör ki ayak parmaklarım o kadar metanetli değildi....

Böyle bir ağlamak yok...

Teselli etmek mümkün değil bir yalnızın ayağını.

Küçük ihtimal ama,

Belki bir Orhan Gencebay şarkısı...

Parkeye ıslak parmak izleri bırakarak,

Ve o tek ve muazzam mısraları mırıldanarak,

Bir bardak rakıya götürdüler beni...

“bir saat anlattım bir tek buseni,
Doktorlar efsane sandılar seni...”

Böyle bir şarkı yok...

Dinledikçe küçüldü ayaklarım.

Adım atabilmek için, adını söyleyip yüreklendirdim ikisini...

Sonrası...

Muallak...

Sonrası, rakının beyazını kıskanan, bir yalnız kişi.

Anladım ki,

Bir mağlup için en zor ticaret, nefes alış verişi...