9 Ekim 2014 Perşembe

üzgünüm sevgilim

Itır Hanım, Zafer Abi, Orçun'um ve tüm çArşı'lı kardeşlerime, hatıram olsun. 


Hakan pastanesinde, çift lavaşlı tavuk dönere vurup, Akaretlerden eve doğru seğirtmekteyim... Dizi biteli altı yedi ay olmuş, anca bir iki aylık ev kirası kalmış banka hesabında...

Tok kalmak lazım.

Tek başına yürüyen her insan evladı gibi, iç organlarımla konuşuyorum...

Karaciğerim küs bana.

Beynimle aram iyi.. Yormuyorum kendisini. Omurilik soğanı yetiyor yürümeye.

Göğüs kafesimin kapısını açalı olmuş epey...

Kalp uçmuş, siktirmiş gitmiş.

Yerinde boş bi migros poşeti var.

Evin kapısını anahtarla açıcam oysa,

Bu acele niye?

Yaşasın varoluşçu kaldırımlar...

Evin sokağına az kaldı mesela, sokağın başındaki çeşme görünüyo.

Ayağımın temposuna uygun şarkı bulamıyorum,

Üçlü çekiyorum...

Şşşşş...

Rutin hayatlara sahip her insan gibi, en azından evin yolunu değiştireyim diyorum...

Bir önceki sokaktan dalayım mesela...

Hiç gitmemiştim burdan eve,

Hiç ama.

Ne güzel sokakmışsın sen be

Rebul Lavantayla mı yıkıyorlar seni?

Ne güzel evlerin varmış, bi üstteki çirkinlikten ne kadar da nasibini almamış...

Aa...

Meyhane mi la ora?

Uzun Marlboro mu la o masanın üstündeki?

Paketten sigara çıkaran o kibar parmaklar, sigaranın değdiği dudakların üstündeki beyaz kaytan bıyık,

Baba Hakkı’nın öptüğü alın...

Lan yoksa?

Seba Baba?

 “üzgünüm sevgilim anlaşamadık
Siyah beyaz aşkı paylaşamadık
İşte böyle bir şey Beşiktaş’lılık
Deplasmanda dersin, soran olursa” 

4 Haziran 2014 Çarşamba

İki mektup, bir muhattap...

bir
Seni yalan söyleyecek kadar tanımıyorum...

birkaç şey biliyorum sana dair...

 onlar da seni aldatmama yetmiyor...

 bazı Ahmet Kaya şarkılarında dalıp gittiğini biliyorum mesela...

bir de ne kadar korktuğunu denizden...

 yetmez mi?

Yetmez olur mu?

İki


Ne kadar mükemmel olabilirdi ki...

Saçlarım sarı dedim, dalgalı dedim, bir tek sen varsın dedim...

Üç yalnış, senden önce götürdüğü için doğrularımı,

Doğru söylemedim.

Seni severken unutmuşum,


Evliydim.