2 Şubat 2011 Çarşamba

UYKU...SUS

Senin gelgitlerinde kayalara çarpmak, parçalanan yerlerimi yine seninle kapatmak ne kadar keyifli bir bilsen…

Ruh halinle şekillenirken günümün ve gecemin her dakikası, şehirde bir güneş daha doğurmanın hazzını yaşıyorum işte…

Uykum sana emanet, iyi uyu ki ben sabah uykumu alanın sen olduğunu bilmenin rahatlığıyla başlayım güne… İnsan bu duyguyla keyiflenir mi?

Aşıksa evet.

İçimden, uyurken içinden geçenleri bilmek geçmiyor artık desem yalan olur…

Bilincin senden uzaktayken bile en mantıklı sensin çünkü…

Bana elini uzattın çünkü…

Şimdi kaybolmak daha zor…

senden bu kadar uzaktayken bile elinin tutabiliyorum çünkü…

Edepsizliğimi, edebi metinler halinde dile getirmek bile bu ilişkinin eğlencesi…

Huysuz, uykusuz bir ihtiyarım işte…

İlacımsın.

Takma dişimsin.

Bin yıl önce aldığım Sümerbank pijamamsın.

Daha uzun yaşamak adına Tanrıyla pazarlık yapıyormuşçasına açmaya kıyamadığım, paketli naftalinli mendillerimsin…

Huysuz, uykusuz bir ihtiyarım…

Hangisinden vazgeçebilirim ki senden vazgeçeyim?

Sen sinirliyken aynaya baktın mı hiç sakin fırtınam?

Bakma…

Gözlerinden çıkan ateş, bir tek beni yaksın isterim…

Sadece bana kız, sadece beni idam et…

Ben sadece senin şairin olmayı çoktan kabul ettim çünkü…

2 yorum: