2 Şubat 2011 Çarşamba

YALANCI ŞAHİT

Asla tekrar gelmeyeceğini bildiğin için miydi giderken yaptığın tüm hoyratlıklar?
Bu vahşet?
Bu tüm organlarımı parçalama arzusu?
Oysa, vahşi bir hayvan gibi saldırırken bile ruhuma, ben gözlerinde dünyanın en güzel gözlerini görmenin hayretiyle bakmaktaydım sana…
Sahi;
Neden en son gözlerimi aldın?
İçimi nasıl boşalttığını  göreyim diye mi?
Ağlayıp ağlamayacağımı mı merak ettin sen giderken?
Ne acı…
En güzel körlerin ağladığını bilmemen…
Şimdi benden götürdüklerinle,
Yaratacağın yeni aşk,
Yani benim kalbimin atacağı yeni beden,
Hiçbir iz taşımayacak benden…
Benim gözlerim, ben gibi bakmayacak mesela…
Benim sesim, benim sözlerimi söylemeyecek sana…
Sen, benden sonra…
Alışkanlıklarınla devam ettiğini sanacaksın hayatına…
Sonra bir sonbahar haftasonu, mesela Pazar…
Onun şekerli türk kahvesini sade hazırladığında…
Yani, öldürdüğün ben’in sevdiği gibi hani…
Tüm bağları çözülecek hayatının canımın içi eski sevgilim…
Düşüşler başlayacak sonra…
Adımla sesleneceksin mesela ona…
İşte tam burası ARAF…
Ortada kalmak…
Kaldığın yerde,
Üç üzülenin yaratıcısı olmak…
Biri ölü,
Biri sen…
Biri benim organlarımla yaşayan tanımadığım biri…
Ve ne yazık ki canımın içi eski sevgilim…
Sırf sen üzülme diye,
Ben…
Katilimin sen olmadığına…
Yine
Yemin ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder